اِسْتَقْبَلَ
Karşıladı, yayını aldı, yayını çekti, yöneldi
1/5
Muzari
:
يَسْتَقْبِلُ
Mastar
:
اِسْتِقْبَالٌ
(Karşılama, kabul etme, resepsiyon, istikbal, gelecek)
İsm-i Fail
:
مُسْتَقْبِلٌ
(Yönelen, karşılayıcı, alıcı (cihaz))
İsm-i Mef'ul
:
مُسْتَقْبَلٌ
(Gelecek, istikbal, müstakbel)
اظن انهم ذهبوا الى المطار لاستقبال رىيسهم
Zannedersem onlar reislerini karşılamak için havaalanına gittiler.
لن اسمح لكم بالدخول بعد بدء الدرس في المستقبل
Gelecekte dersin başlamasından sonra girmenize müsaade etmeyeceğim.
اصبحوا يستقبلون الكعبة عند كل صلاة
Her namazda Kabe'ye yönelmeye başladılar.
المدرب استقبل الفريق الجديد بتحديث الخطة التدريبية لهم
Antrenör, yeni takımını yeni bir eğitim planıyla karşıladı.