عَقْرَبٌ ج عَقَارِبُ : Akrep
حِذَاءٌ ج أَحْذِيَةٌ : Ayakkabı
عَاذَ - يَعُوذُ : Sığındı
رَجِيمٌ : Taşlanmış, kovulmuş, lanetlenmiş
الرَحْمٰنُ : Rahman (Dünyada ayrım gözetmeksizin nimetlerini bütün kullarına veren)
الرَحِيمُ : Rahim (Bağışlayan, esirgeyen, merhamet sahibi)
خَلَقَ - يَخْلُقُ : Yarattı
عَلَقٌ : Kan pıhtısı, asılı duran şey, embriyo
تِينٌ : İncir
نَعْسَانُ ث نَعْسَى : Uyuklayan, uykulu
مُظْلِمٌ : Karanlık
سَجَدَ - يَسْجُدُ : Secde etti
شَكَرَ - يَشْكُرُ : Teşekkür etti, şükretti
سَكَتَ - يَسْكُتُ : Sustu
كَنَسَ - يَكْنِسُ : Süpürdü
دَرَى - يَدْرِي : Bildi, haberdar oldu (أنَا لَا أَدْرِي : Bilmiyorum)
غَرِيبٌ ج غُرَبَاءُ : Gariban, yabancı
رَأْسٌ ج رُؤُوسٌ : Baş
صَوْتٌ ج أَصْوَاتٌ : Ses
مِذْيَاعٌ ج مَذَايِعُ : Radyo
قُوَّةٌ ج قُوَّاتٌ،قُوًى : Güç, kuvvet
يا أيُّها : Ey (Ya nidası başında El takısı olan bir ismin başına gelince araya bu kelime konur.) (يا أيُّها الطُلَّابُ : Ey öğrenciler...)
تَعَالَ : Gel! (Emir fiili olarak kullanılır.)
عَبَدَ - يَعْبُدُ : İbadet etti, kulluk etti
خَيْرٌ ج خَيْرَاتٌ : Hayır, iyilik
شَرٌّ ج شُرُورٌ،أَشْرَارٌ : Şer, kötülük
مُوسَى ج مَوَاسٍ،أَمْوَاسٌ : Ustura
جَنَّةٌ ج جَنَّاتٌ : Cennet, bahçe
قَطَعَ - يَقْطَعُ : Kopardı, kesti, dilimledi
Sıra İle Oku...
Arapça'dan Çalış...
Türkçe'den Çalış...