Kitap
:
Buhari
Bölüm
:
KİTÂBÜ'L-İLİM
Konu
:
Emâneti ehline vermek;İlim meclisi;Kıyâmet alâmetleri;Konuşanın sözünü kesmemek
Kayıt No
:
6026
Kaynak
:
Ravi (r.a.)
:
Ebû Hüreyre
Şöyle demiştir: Meclisin birinde Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem huzûrundakilere söz söylerken nâgehân bir a'râbî gelip "Kıyâmet ne zamandır?" diye sordu. Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem (sözünü kesmeyip) devam buyurdu. Oradakilerin kimi (kendi kendine): "(A'râbînin) ne dediğini işitti, amma suâlinden hoşlanmadı."; kimi de: "Belki işitmedi." diye hükmetti. Nihâyet (Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem) sözünü bitirince gâlibâ "O Kıyâmeti soran nerede?" diye (yâni bunu gibi bir lâfz ile) suâl buyurdu. (A'râbî): "İşte ben, yâ Resûlâ'llâh." dedi. (Bunun üzerine) "Emânet zâyi' edildi mi, Kıyâmete intizâr et." buyurdu. Yine (a'râbî): "Emâneti zâyi' etmek nasıl olur?" diye (tekrar) sorunca: "İş, nâ ehle tevcîh edildi mi, Kıyâmet'e intizâr et." buyurdu.
Kitap
:
Buhari
Bölüm
:
KİTÂBÜ'L-İLİM
Konu
:
Abdesti güzel almak;Hataları söylemek
Kayıt No
:
6027
Kaynak
:
Ravi (r.a.)
:
Abdullâh b. Amr b. Âs
Şöyle demiştir: Ettiğimiz yolculukların birinde Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem geride kalmıştı da bize (sonradan) yetişmiş idi. (O sırada) namaz vakti girmiş idi. Biz de abdest alıyorduk. Ayaklarımızı mesh (eder gibi az su ile yıkamağa) başladık. (Bu hâli görünce) en dik sesi ile iki veya üç kere: "Cehennem'de yanacak ökçelere yazık!" diye nidâ buyurdu.
Kitap
:
Buhari
Bölüm
:
KİTÂBÜ'L-İLİM
Konu
:
Hurma Ağacı;Kâmil mü'min
Kayıt No
:
6028
Kaynak
:
Ravi (r.a.)
:
Abdullâh b. Ömer
Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Ağaçların içinden bir nev'i vardır ki yaprağı düşmez. O ağaç, müslim (-i kâmil)in benzeridir. Nedir o? Söyleyin." oradakiler kırlardaki ağaçları saymağa daldılar. -Abdu'llâh (İbn-i Ömer) der ki bunun hurma ağacı olduğu hatırıma geldiyse de (söylemeğe) utandım. Ondan sonra: "Yâ Resûlâ'llâh, bize söyle nedir?" diye sordular. (Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem): "Hurma ağacıdır." cevâbını verdi.
Kitap
:
Buhari
Bölüm
:
KİTÂBÜ'L-İLİM
Konu
:
Bilmediğini sormak;Hz. Peygamber'in tebliğleri;Namaz kılmak;Oruç;Zekât
Kayıt No
:
6029
Kaynak
:
Ravi (r.a.)
:
Enes b. Mâlik
Şöyle demiştir: (bir kere) Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte oturduğumuz sırada deve üstünde biri gelip devesini mescid(in kapısınd)e çökerttikten sonra bağladı. Ondan sonra "Hanginiz Muhammed'dir?" diye sordu. Nebiyy-i Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem (Ashâbı) arasında dayanmış oturuyordu. "İşte dayanmış olan şu beyaz kimsedir." dedik. Adamcağız: "Ey Abdü'l-Muttalib'in oğlu!" diye hitâb etti. Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem "Seni dinliyorum." buyurdu. "Ben sana bâzı şeyler soracağım. Amma soracaklarım (pek) ağırdır. Gönlün benden incinmesin." dedi. Nebiyy-i Efham salla'llâhu aleyhi ve sellem "Aklına geleni sor." buyurdu. "Senin ve senden evvelkilerin Rabbi aşkına (söyle) bütün halka seni Allâh mı gönderdi?" dedi. "Evet." buyurdu. "Allâh aşkına (söyle) bir gün bir gece içinde beş vakit namaz kılmayı sana Allâh mı emretti?" dedi. "Evet." buyurdu. "Allâh aşkına (söyle) senenin şu (ma'lûm) ayında oruç tutmayı sana Allâh mı emretti?" dedi, "Evet." buyurdu. (yine): "Allâh aşkına şu (ma'lûm olan) sadakayı zenginlerimizden alıp fukarâmıza dağıtmayı sana Allâh mı emretti?" dedi. Nebiyy-i Muhterem salla'llâhu aleyhi ve sellem (buna da) "Evet." buyurunca adamcağız: "Sen ne getirdin ise ben ona îmân ettim. Kavmimin geride kalanlarına da elçi benim. Ben, Sa'd b. Bekr kabîlesinden Dımâm b. Sa'lebe'yim." dedi.
Kitap
:
Buhari
Bölüm
:
KİTÂBÜ'L-İLİM
Konu
:
Hz. Peygamber'in mektupları
Kayıt No
:
6030
Kaynak
:
Ravi (r.a.)
:
Abdullâh b. Abbâs
Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem bir adama bir nâme verip Bahreyn ulusuna teslim etmesini emretti. Bahreyn ulusu, mektubu Kisrâ'ya îsâl etti. Kisrâ onu okuyunca yırttı. (Arada râvî olan Muhammed b. Şihâb-ı Zührî) der ki: (Zannederim ki Saîd b. el-Müseyyeb'den işittim) Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem (Kisrâ ile kavmine) parça parça olsunlar diye duâ buyurdu.