Message
Her şey hiçlikten oluştu. Bu titreşen canlı hiçlikten, madde, enerji, uzay zaman, bilinç, akıl ortaya çıktı.
Ölçtüğünüzde bir atom sadece belirli bir yerde gözükür, başka bir deyişle bilinçli bir gözlemci ona bakmaya karar verene kadar bir atom her yerdedir. Böylece "ölçüm" veya "gözlem" tüm evreni meydana getirir.
Parçacıklara tek tek ve daha çok baktıkça, tek bir elektron gibi birşey olmadığının daha fazla farkına varırsınız. Bir elektron veya herhangi bir temel parçacık, yalnızca diğer şeylerle ilişki halinde olduğunda varolur. Bunun anlamı maddenin doğasına yeterince daldığınızda yaşadığımız dünya, bildiğimiz her şey yokolur, artık objeler yoktur, sadece ilişkiler vardır. Artık mekan yoktur, artık zaman da yoktur.
Bildiğimiz realiteler beynimizin ürettikleridir. Beyin her dakika milyonlarca sinyal alır ve biz onları, kendi dışımıza yansıyan ve "gerçek" diye isimlendirdiğimiz, halogramlar haline getiririz.
İki atomaltı parçacığı, örneğin iki elektronu aldığınızda bir tanesine yaptığınız etki, ne kadar uzakta olursa olsun diğerini de etkiliyor. Birbirlerinden ayrılsalar bile enerji halen oradadır onları bağlamaktadır. Genişleyen evrendeki bütün parçacıklar ve maddeler, tüm bunlar beraberce, bir bezelye büyüklüğü kadar olan tek bir parçacığın içerisindeydi. Hepimiz tüm evreni yaratan aynı parçacığın parçasıyız ve o parçacıklar şimdi ayrı olsalar ve genişleseler bile, biz hepimiz, hala enerji olarak bağlıyız.
Tüm fiziksel madde, etrafımızdaki herşey, bir frekansın sonucudur. Ve bu, şu manaya da gelmektedir, eğer frekansı arttırırsanız, maddenin yapısı değişecektir.
Sistem aslinda bir hologramdır. Holografik bir resmin her bir kısmı, bütünün daha ufak bir versiyonudur. Küçük bir kısma baktığınızda, diğer parçaları ve onları kapsayan bütünü görürsünüz. Bunun anlamı, aslında gerçekliği bölemezsiniz, çünkü, bir hologramı böldüğünüzde, bir parça bulmuş olmazsınız, çünkü o parça, daima bütünün bir yansımasıdır.
Bir hologramda, tüm model, desen bir bütündür ve kendisine göre eksiksizdir. Ve eğer, herhangi bir küçük kısmı, bu bütünden alır ve onu yakından incelerseniz, tüm modelin kendisini tekrar, tekrar ve tekrar ettiğini göreceksiniz.
İşin gerçeği, evrenin aslı bilinçdir. Evrenin aslının madde olduğu inancı, korku, hırs, aç gözlülük gibi ayrımlara yol açmaktadır. İnsanlar umutsuzca, maddi bir şeyler toplayarak zengin olmaya çalışıyor ve buna özeniyorlar.
Evreni oluşturan temel yapıyı yaratan aslında bilinçtir. Biz olmadan var olan bir evren düşünülemez, çünkü bizim rolümüz etrafımızdaki dünyayı gözlemlemektir ki bu içinde yaşadığımız, algıladığımız evreni yaratmaktadır.
Dünya, bir eğlence treni gibidir. Bazı insanlar uzun zamandır bu yolculukta ve soruyorlar: Bu gerçek mi, yoksa yalnızca bir gezinti mi? Ve diğer insanlar hatırlatıyorlar ve diyorlar ki : "Bu yalnızca bir gezinti."
Birçok fizikçi gerçekliğin aslında 3 boyutlu olmadığına inanıyor. Bunun yerine, gerçekliğin temel özünün 2 boyutlu levhalarda yazılı olduğunu düşünüyorlar.
Cevap karadeliklerde saklı. Herkes bilir ki, karadelikler çevresindeki herşeyi yutar ve kaçmasına izin vermez.
Fizikçiler bilir ki, bilgi hiçbir zaman kaybolmaz, sadece biçimi değişir. Yani karadeliğin içerisindeki kitapdaki bilgi sonsuza kadar yokolamaz, erişebileceğimiz bir yerde var olmalıdır.
Fizikçiler bu bilginin karadeliğin olay ufkunda yazılı olduğunu belirtiyorlar, dönüşün olmadığı noktada, 2 boyutlu yüzeyde.