Eski deyişle “beş paralık aklı” olan biri, abdest almak, temizlik gayesi ile getirilmiş bir hüküm olsa idi “Elini toprağa sür de sonra topraklı elinle suratını, kollarını sıvazla” der miydi?..
Gaye temizlik ise...
Siz karşınızdakine, “elini toprağa bula da sonra suratını sıvazla” der misiniz?..
Cevabınız elbette ki tek bir kelime değil mi?.. “Hayır!”
Peki öyle ise şimdi gene soralım... Gaye temizlik değil ise, ne?..
Nefesinizi tutun ve saatinize bakın. Kaç saniye soluk almadan durabileceksiniz?.. Bir iki dakikaya kadar uzanabiliyorsunuz değil mi?.. Peki denizin içine girip de nefesinizi tutarak kaç saniye durabiliyorsunuz suyun altında. 15-25 saniye civarında!.. Peki bu aradaki fark neden?.. Çünkü, suyun dışında iken bedeninizin tüm yüzey hücreleri lokal oksijen alımı içinde de ondan. Oysa, suyun içinde iken bu yol kapanıyor ve sadece ciğerinizdeki oksijen ile baş başa kalıyorsunuz.
İşte bu oksijen alımı meselesinde olduğu üzere, kolunuzu ya da yüzünüzü su ile sıvazladığınız zaman, sıvazlanan hücrelerden vücuda belli bir ölçüde elektrik takviyesi mevcuttur. Yani beyin, çalışması için gerekli elektriği kısa ve kolay yoldan bu şekilde temin etmiş olur. Bunun için de şarıl şarıl akan suya hiç ihtiyaç yoktur!.. Zira önemli olan o organlardaki hücrelerin suyla temas etmesidir. Fazlası zaten akar gider!..
Gaye yıkanmak ise, kirden paklanmak ise fazla suya da ihtiyaç vardır. Ama abdest için, yüzey hücrelerin ıslanması yeterli miktardır.
Evet, suyla abdest böyle, ya teyemmüm?.. Yani elini toprağa sürüp sonra yüzüne ve sonra gene toprağa sürüp, önce sağ ve sonra da sol koluna avucunu sürme?.. Üstelik elinin iç yarısını kolunun bir yanına sürerken, öbür yarısıyla kolunun dış yarısını sıvazlama... Yani aynı yerin üstünden geçmeme!..
Bu defa ben söylemeden siz cevabı açıklayıvereceksiniz:
“Topraktan elektrik alma!.. Elektriği su yoluyla bulamadığın anda topraktaki elektrik ile beyne yardımcı olma. Bünyedeki statik elektriği topraklama vs. vs.”
Evet, görülüyor ki, abdest olayında gaye temizlik değil, beynin elektrik ihtiyacının karşılanması söz konusu. Zaten, zaman zaman Rasûl-ü Ekrem’in bir bardak miktarı su ile bile abdest aldığından söz edilir ki, bu dahi olayın esasının temizlik gayesine matuf olmadığını işaret etmeye yeter.