Message
Nöroloji ve biyoloji alanlarından bilinci açıklayan eski tanımların parçalarını alıp aşağıda olduğu gibi bilinci betimlemeye çalıştım:
Bilinç, farklı değişkenler içinde (örneğin, sıcaklık, uzay, zaman olarak ve ilişkileriyle), çoklu geribildirim döngülerini kullanarak bir amaca ulaşmayı sağlayan (örneğin, eş, yiyecek, barınak bulmak) bir dünya modeli yaratma sürecidir.
Bunu “uzay-zaman bilinç kuramı” olarak adlandırıyorum, çünkü hayvanlar genelde uzaya ve birbirlerine ilişkin bir dünya modeli yaratmasına karşın, insanlar daha ileriye giderek, hem geriye hem ileriye dönük bir şekilde, zamanla ilişkili bir model yaratmaktadırlar. Örneğin, bir organizmanın hareketsiz olduğu ya da çok az hareket edebildiği ve birkaç değişken ile (örneğin sıcaklık) geribildirim döngüleri kullanarak yarattığı model bilincin en alt düzeyi, Düzey 0’dır. Örneğin, bilincin en basit düzeyi termostattır. Otomatik olarak, hiç yardım almadan, oda sıcaklığını ayarlamak için klimayı ya da ısıtıcıyı çalıştırır. Buradaki kilit nokta, sıcaklık çok düştüğünde ya da yükseldiğinde, düğmeye basan bir geribildirim döngüsüdür (örneğin, metaller ısındığında genleşir ve bir metal şerit belirli bir noktadan sonra aşırı genleşirse termostat bir düğmeyi açar).
Her geribildirim döngüsü “bir birim bilinç” gösterir. Diğer bir deyişle bir termostat, bir birim Düzey 0 bilince sahip olur; bu da Düzey 0:1’dir.
Bu yolla geribildirim döngülerinin sayı ve karmaşıklığını temel alarak Dünya’nın bir modelini yaratmak için bilinci rakamsal bir şekilde belirleyebiliriz. Böylece bilinç, belirsiz tanımlanmamış döngüsel kavramların yığını olmaktan çıkarak, rakamsal olarak sayılabilen bir hiyerarşi sistemine dönüşür. Örneğin, bir bakteride ya da bir çiçekte daha fazla sayıda geribildirim döngüsü vardır; böylece daha yüksek Düzey 0’a sahip olurlar. On geribildirim döngüsüne (sıcaklığını, nemi, güneş ışığını, yerçekimini ölçen) sahip olan bir çiçek, Düzey 0:10’a sahiptir.
Hareket yeteneği ve merkezi sinir sistemi olan organizmalar, değişen konumlarını ölçmek için, yeni birtakım değişkenler sistemi içeren Düzey 1 bilince sahiptir. Düzey 1 bilinç örneğine uygun olarak sürüngenleri gösterebiliriz. O kadar çok sayıda geribildirim döngülerine sahiptirler ki onları işleyebilmek için bir merkezi sinir sistemi geliştirmişlerdir. Sürüngen beyni büyük olasılıkla (koku duyularını, dengelerini, dokunma duyularını, işitme ve görme duyularını, kan basınçlarını vb. yöneten) yüz ya da daha fazla geribildirim döngüsüne sahiptir. Örneğin, göz renk, hareket, şekil, ışık yoğunluğu ve gölgeleri tanımlayabildiğinden yalnızca görme duyusu büyük geribildirim döngülerini kapsamaktadır. Benzer şekilde, işitme ve tat duyuları gibi, sürüngenin diğer duyuları da ek geribildirim döngüleri gerektirmektedir. Pek çok sayıdaki bu geribildirim döngülerinin toplamı sürüngenin ve diğer hayvanların da (örneğin avın) dünyadaki konumlarını belirleyen zihinsel çerçevede bir resmini yaratır. Düzey 1 bilinç, sırasıyla, esasen sürüngen beyni tarafından yönetilir, insan kafasının arka ve orta merkezi kısmında yer alır.
Bir sonraki aşamada, organizmaların yalnızca uzaydaki yerlerini değil, aynı anda diğer hayvanlara (duyguları olan, sosyal hayvanlara) göre de yerlerini belirledikleri Düzey 2 bilinç modeli bulunmaktadır. Düzey 2 bilinç geribildirim döngülerinin sayısı üstel olarak çok hızlı artış gösterir. Bu yüzden bu bilinç tipi için yeni bir rakamsal sıralama yöntemi geliştirmek daha kullanışlı olur. Birlikler kurmak, düşmanları belirlemek, alfa erkeğe hizmet etmek vb. hepsi çok daha fazla büyümüş bir beyin gerektiren karmaşık davranışlardır. Bu nedenle Düzey 2 bilinç, limbik sistem yapısını oluşturan yeni yapıların belirmesiyle örtüşmektedir. Daha önce belirtildiği gibi, limbik sistem, hepsi başkalarıyla bağlantılı olarak modeller yaratmak için yeni değişkenler sağlayan, hipokampusu (anılar için), amigdalayı (duygular için) ve talamusu (duysal bilgi için) kapsamaktadır. Geribildirim döngülerinin sayısı bu yüzden değişir.
Düzey 2 bilinç derecesini, bir hayvanın kendi grubunun diğer üyeleriyle sosyal etkileşimde bulunması için gerekli olan farklı geribildirim döngülerinin toplamı olarak belirlemekteyiz. Ne yazık ki, hayvan bilinci üzerine yapılan çalışmaların sayısı kısıtlıdır. Bu yüzden hayvanların birbirleriyle sosyal iletişim yollarını listeleyen çok az araştırma bulunmaktadır. Kabaca bir tahminde bulunacak olursak sürüde bulunan hayvanların sayısını belirleyerek, sonra da hayvanların duygusal olarak birbirleriyle etkileşim yollarının tamamını listeleyerek Düzey 2 bilinci değerlendirebiliriz. Bu, rakipleri ve arkadaşları tanımayı, başkalarıyla bağ kurmayı, iyiliklere karşılık vermeyi, koalisyonlar kurmayı, kendi statüsünü anlayabilmeyi ve diğerlerinin sosyal mevkilerini belirleyebilmeyi, üstlerinin statülerine saygı duyabilmeyi, kendi güçlerini alt düzeydekilere sergileyebilmeyi, sosyal olarak yükselmek için entrikalar kurabilmeyi vb. kapsamaktadır (yuva veya gruplarındaki diğer üyeleriyle ilişkiler kurmalarına rağmen bildiğimiz kadarıyla duyguları bulunmadığından böcekleri Düzey 2’ye dahil etmemekteyiz).
Hayvan davranışları üzerine ampirik çalışmaların eksikliğine karşın, sergiledikleri farklı duygu ve sosyal davranışlarının toplam sayısını listeleyerek kaba bir rakamsal sıralama belirleyebiliriz. Örneğin, bir kurt sürüsü on üyeden oluşuyor ve her biri diğerleriyle on beş farklı duygu ve jestle etkileşimde bulunuyorsa o zaman ilk yaklaşımda, her birinin bilinç düzeyi ikisinin çarpım sonucudur; yani yüz ellidir. Sonuç olarak, bilinç düzeyi 2:150’dir. Bu sayı hem iletişimde bulunacağı hayvanların toplam sayısını hem de iletişim yollarının toplamını içermektedir. Bu, yalnızca bir hayvanın sergileyebileceği toplam sosyal etkileşimlere yaklaşık sayıdır ve davranışı için öğreneceklerimiz değiştikçe kuşkusuz bu da değişecektir.
3.DÜZEY BİLİNÇ: GELECEĞİ SİMÜLE ETMEK
Bilinç için bu temel çalışmayla, insanın tek ve benzersiz olmadığını ve bilincin bir süreci olduğunu anlamaktayız. Charles Darwin’in bir zamanlar söylediği gibi: “İnsan ile gelişmiş hayvanların arasındaki büyük fark, kesinlikle türe değil, evreye bağlıdır.” Peki insan bilincini hayvan bilincinden farklı kılan nedir? Hayvanlar aleminde insan türü yarın kavramını anlayabilen tek türdür. Hayvanlardan farklı olarak, geleceğe doğru yolculuğumuz boyunca haftalar, aylar ve hatta yıllarca sürekli kendi kendimize “şu olsaydı ne olurdu” diye sormaktayız; yani bence 3. düzey bilinç dünyadaki konumuyla ilgili bir model yaratmakta ve sonrasında da, kaba tahminlerde bulunarak geleceği simüle etmektedir. Bunu aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
İnsan bilinci, dünyanın modelini yaratıp geleceği simüle etmek için geçmişi değerlendirerek zamanda simülasyonunu yapan özel bir bilinç formudur. Bu, bir hedefi gerçekleştirebilmemiz için karar verirken birçok geribildirim döngüsünü kullanmamızı ve değerlendirmemizi gerektirir.
3. düzey bilinç düzeyine ulaşana kadar, o kadar çok geribildirim döngüsü ortaya çıkar ki, son kararımızı vermemiz için onları incelememiz ve geleceği simüle edecek bir CEO’nun olması gerekir. Bu yüzden beynimiz diğer hayvanlarınkinden farklıdır; özellikle alnımızın hemen ardında bulunan ve geleceği “görmemizi” sağlayan prefrontal korteks, diğer hayvanlarınkinden daha büyüktür.
Harvard’da psikolog olan Dr.Daniel Gilbert, “İnsan beyninin en büyük başarısı gerçekte var olmayan nesne ve olayları hayal edebilme yeteneğidir ve bu yetenek geleceği düşünebilmemizi mümkün kılmaktadır. Bir filozofun söylediği gibi, insan beyni bir “beklenti makinesidir” ve yaptığı en önemli iş “geleceği yaratmak”tır.
Bir kişinin beyninin tam olarak hangi bölgesinde geleceğin simülasyonunun yapıldığını beyin taramalarını kullanarak bulup gösterebilme şansına sahibiz. Nörolog Michael Gazzaniga “lateral prefrontal korteks’de bulunan bölge 10 (internal granuler tabaka IV), insanlarda maymunlara göre neredeyse iki kat daha büyüktür. Bölge 10; bellek ve planlama, idrak etme esnekliği, soyut düşünce, uygun davranışı sergileme ve uygunsuz olanı engelleme, kural öğrenme ve duyular tarafından algılananlardan uygun olanları seçme ile ilgilidir” diye belirtmektedir.
Hayvanlar uzaydaki konumlarını iyi anlayabilmeleri ve bazıları diğer hayvanların varlığının farkında olabilmelerine karşın, sistematik olarak geleceği planlayabildikleri ve “yarını” anlayabildikleri açık değildir. Pek çok hayvan, limbik sistemleri iyi gelişmiş sosyal hayvanlar bile, gelecekte ne olacağını sistematik olarak planlamaktansa, koşullara (örneğin, yırtıcıların ortamda varlığı ya da olası çiftleşme şansına) çoğunlukla içgüdülerine dayanarak tepki verirler.
Örneğin, memeliler kış uykusuna hazırlanarak kışı geçirmeyi planlamaz; onun yerine daha çok sıcaklık düştükçe içgüdülerini takip ederler. Kış uykularını düzenleyen bir geribildirim döngüleri vardır. Bilinçlerine, duyuları tarafından gelen mesajlar hükmetmektedir. Kış uykusuna yatmaya hazırlanırken sistematik olarak farklı plan ve tasarılarını denetlediklerini gösteren hiçbir kanıt yoktur. Yırtıcılar, avlarını habersizce izlemek için, kurnazlıklarını ve gizlenme becerilerini kullandıklarında, gelecekteki olacaklar için tahminde bulunurlar; ancak, bu planlama içgüdü ve avlanmanın süresiyle sınırlıdır. Primatlar kısa süreli planlar (örneğin, yiyecek bulma) tasarlamakta beceriklidir, fakat birkaç saatten daha ileriye dönük plan yaptıklarına ilişkin bir gösterge yoktur.
İnsanlar farklıdır. Çoğu durumda içgüdülerimize ve duygularımıza göre davranmamıza karşın, pek çok geribildirim döngüsünden gelen bilgileri sürekli analiz edip değerlendirmekteyiz. Bunu bazen gündelik hayatımızın ötesine, hatta gelecekte binlerce yıl ötesine geçerek simülasyonlar gerçekleştirerek yapıyoruz. Simülasyon yapmamızın nedeni, bir amacı gerçekleştirirken en iyi kararı vermek için farklı olasılıkları değerlendirmektir. Bu, en iyi eylem dizisini planlamak için geleceği simüle etmemizi ve olasılıkları değerlendirmemizi sağlayan prefrontal kortekste gerçekleşmektedir.
Bu yetenek, farklı nedenlere bağlı olarak gelişmiştir. İlki, geleceği kabaca görebilme yeteneği ile yırtıcılardan sakınmak ve yiyecek ile eş bulmak gibi evrimsel olarak muazzam avantajlar sunar. İkincisi, pek çok farklı sonuç arasından en iyisini seçmemize izin verir. Üçüncü olarak da, düzey 0’dan 1. düzeye, 1. düzeyden 2. düzeye yönelirken geribildirim döngülerinin sayısı üstel olarak patlama sergilemektedir; bu nedenle tüm bu çatışma ve rekabet içinde bulunan mesajları değerlendirecek bir “CEO”ya ihtiyacımız vardır. Geribildirim döngülerinin her birini değerlendiren merkezi bir cisim olmalıdır. Bu, insan bilincini hayvanlarınkinden farklı kılar. Sırasıyla bu geribildirim döngüleri ile en iyi sonuca varabilmek için, gelecekteki simülasyonları yapılarak değerlendirilirler. Bir “CEO”muz olmasaydı kaos baskın olurdu ve duyumsal olarak aşırı yüklemeye uğrardık.
Basit bir deney bunu kanıtlayabilir. David Eagleman’ın bir erkek dikenli balığın bölgesini bir dişinin ihlal etmesine ilişkin bir örneği vardır. Erkek olanın aklı karışır; çünkü dişiyle eşleşmek ister, fakat aynı anda bölgesini korumak da ister. Sonuç olarak, erkek dikenli balık, aynı zamanda hem kur yapmaya başlar hem de dişiye saldırır. Erkek balık, aynı anda dişiyi elde etmeye ve öldürmeye çalışırken çıldırır.
Bu farelerde de gösterilebilir. Bir parça peynirin önüne bir eletrot yerleştirin. Eğer fare çok yaklaşırsa elektrot onu çarpacaktır. Bir geribildirim döngüsü fareye peyniri yemesini söylerken, başka biri uzak durması ve çarpılmaktan kaçınması konusunda onu uyarır. Elektrodu yerleştirerek farenin çatışan iki geribildirim döngüsü arasında bölünmesiyle bocalamasını sağlayabilirsiniz. İnsanın beyninde, durumu lehine ve aleyhine olanlarla değerlendirecek bir CEO varken, fare çatışan iki geribildirim döngüsü tarafından yönetilerek ileri geri gider (Bu, aynı büyüklükteki iki saman balyasının tam ortasına konan bir eşeğin açlıktan ölmesini konu alan bir atasözünü çağrıştırmaktadır).
Peki beyin geleceği tam olarak nasıl simüle eder? İnsan beyni çok fazla duyusal ve duygusal veriyle dolup taşar. Öte yandan kilit nokta, geleceği olaylar arasında nedensel bağlantılar kurarak simüle etmektedir. Bu da A olursa B ile sonuçlanır, fakat B gerçekleşirse o zaman C ya da D ile sonuçlanabilir gibi olaylar tahmini ile olur. Bu, bir dizi tepkimeyi başlatır ve sonuç olarak bir sürü dalı bulunan olası gelecek dalgaları ağacı oluşur. Prefrontal korteksin CEO’su son kararı vermek amacıyla bu nedensel ağaçların sonuçlarını değerlendirmektedir.
Diyelim ki bir banka soymak istiyorsunuz. Bu olayın kaç tane gerçekçi simülasyonunu yapabilirsiniz? Bunu yapmak için polis, seyirciler, alarm sistemleri, işbirliğinde bulunduğunuz diğer suçlular ile ilişkileriniz, trafik koşulları, savcılık vb. ile ilgili farklı nedensel bağlantılar düşünmek zorundasınız. Başarılı bir soygun operasyonu simülasyonu için yüzlerce nedensel bağlantıyı değerlendirmek durumundasınız.
Buna ek olarak, bilinç seviyesini sayısal olarak da ölçmek mümkündür. Üstteki gibi, kişiye bir dizi farklı durumlar sunulduğunu ve her birinin geleceği simüle etmesi istendiğini varsayalım. Kişinin her bir durum için yapabileceği toplam nedensel bağlantıların sonucu bir çizelgeye geçirilebilir (bir kişinin farklı olası durumlar için yapabileceği nedensel bağlantıların sonsuz olması zorluk oluşturmaktadır. Bu zorlukla baş edebilmek için, bu sayıyı büyük bir kontrol grubundan elde ettiğimiz ortalama nedensel bağlantılar sayısına böleriz. IQ testindeki gibi bu sayı 100 ile çarpılabilir. Yani bir kişinin bilinç düzeyi, örneğin düzey 3:100 olabilir. Bu, kişinin gelecekteki olayları sıradan bir insan gibi simüle edebileceği anlamına gelir).
Farklı Türlerin Bilinç Düzeyleri
DÜZEY | TÜRLER | DEĞİŞKEN | BEYİN YAPISI |
---|---|---|---|
0 | Bitkiler | Sıcaklık, Güneş ışığı | Yok |
I | Sürüngenler | Uzay | Beyin sapı |
II | Memeliler | Sosyal ilişkiler | Limbik sistem |
III | İnsan | Zaman (özellikle gelecek) | Prefrontal korteks |
Bilincin uzay-zaman kuramı. Bilinci bir amacı gerçekleştirmek için farklı değişkenlerde (örneğin, uzayda, zamanda ve diğerleri ile ilişkilerinde) birçok geribildirim döngüsü kullanarak dünyanın bir modelini yaratma süreci olarak belirlemekteyiz. İnsan bilinci, geleceği simüle ederek ve geçmişi değerlendirerek bu farklı geribildirim döngüleri arasında bağlantı kuran özgün bir bilinç tipidir.
Kaynak : Zihnin Geleceği - Michio Kaku