Message
“Daha önce üzerinde konuşmadığımız çok büyük bir enerji kaynağı var.” dedi Hal. Her kuantum fizikçi Sıfır Nokta Alanını bilir diye açıkladı. Kuantum fizikçiler vakum ya da hiçlik diye bilinen bir şeyin varlığını açıklamışlardı. Tüm evreni dolduran maddeyi ve enerjiyi ondan çıkartıp boşaltsak bile, atomdan daha küçük parçacıkların var olduğu alanda çok büyük hareketlilik vardı.
Werner Heisenberg’in geliştirdiği belirsizlik prensibinde kuantum teorisini oluşturan temel taşlardan biri şunu söyler; hiçbir parçacık tamamen hareketsiz durmaz. Enerji alanının, maddenin atomdan daha küçük parçacıklarını sürekli etkilemesi sebebiyle, onlar da hareket halindedirler. Bu da demek oluyor ki, fiziğin kurallarıyla açıklanmıyor olmasına rağmen, evrenin temel yapısını kuantum alanının yarattığı bir deniz oluşturmaktadır.
Kalıcı olduğuna inandığımız durgun evren, aslında atomdan küçük parçacıkların sürekli var olma alanına girip çıktığı hareketlerle doludur. Heisenberg’in prensibi, atomdan küçük parçacıkları fiziksel özelliklerinin ölmeye dayalı belirsizliğiyle ünlenmiş olsa da, bunun başka bir anlamı daha vardır: parçacıkların hem enerjilerini, hem de yaşam süreçlerini bilemeyiz, o yüzden de küçücük bir zaman diliminde atomun küçük parçacıklarında yer alan bir olay belirsiz miktarda enerji taşımaktadır. Genellikle Einstein’ın teorileri ve enerji kütleleriyle ilgili ünlü denklemi E=mc2 yüzünden, nereden ortaya çıktığı bilinmeyen diğer kuantum parçacıklarla enerji değişimi yapan tüm temel parçacıklar, tam tamına saniyenin -10 üstü- 23’te birinden daha az bir zamanda birbirleriyle birleşip ayrılırlar ve hiçbir belirli sebep olmaksızın enerji doğururlar. Bu kısa sürede ortaya çıkmış olan yine kısa süreli parçacıklara, “sanal parçacıklar” denir. Gerçek parçacıklardan farklıdırlar çünkü sadece bu değişim sırasında ortaya çıkarlar “belirsizliğin” anı, belirsizlik prensibiyle açıklanır. Hal bu süreci şelalelerden ortaya çıkan sıçramalar gibi düşünmeyi sever.
Bu atomdan küçük parçacıkların tangosu evrenle birleştiğinde, dünyanın her yerinde olan maddelerin enerjisinin toplamından çok daha büyük bir enerjinin açığa çıkmasına sebep olur. Bilim adamları tarafından vakum diye de adlandırılan Sıfır Noktası Alanı “Sıfır” diye adlandırılmıştır, çünkü alandaki dalgalanmalar sıcaklığın tam sıfır derece olduğu anda algılanabilir. Bu en düşük enerji seviyesidir ve tüm maddeler çıkarılmıştır ve hiçbir şeyin aslında hareketi yaratıyor olmaması gerekir. Sıfır Noktası enerjisi, mümkün olan en düşük enerji seviyesinin olduğu alanda, mekanın en boş olduğu şeklinde, artık içinden hiçbir enerji çıkarılamaz durumdayken, atomdan daha küçük parçacıkların hareketliliği neredeyse sıfır noktasındayken var olan enerjidir. Ama belirsizlik prensibi yüzünden sanal parçacıkların yer değiştirmesi sebebiyle her zaman bir hareketlilik olacaktır. Bu her zaman orada olduğu için hep gözden kaçırılmıştır. Fizik denklemlerinde, birçok bilim adamı sorun yaratabilme ihtimali olan Sıfır Noktası Enerjisini “Tekrar düzenlemek” prosesi olarak adlandırılmış prosesle hemen denklem değerinden çıkartırlar. Sıfır Noktası Enerjisi hep daim olduğundan, teori devam eder ve hiçbir şeyi değiştirmez. Hiçbir şeyi de değiştirmediği için, gözönüne alınmaz.
Kaynak : Alan - Evrenin Gizli Gücü - Lynne McTaggart