Message
Allah Teâlâ (c.c) bir hadîs-i kudsî'de şöyle buyurmaktadır:
Hayır ve şerri yarattım. Hayrı kendisi için yarattığım ve hayrı onun elleri üzerinde icra ettiğim kimseye cennet vardır. Şer için yarattığım ve şerri onun elleri üzerinde icra ettiğim kimseye cehennem vardır. Sonra neden ve niçin diyen kimseye de cehennem vardır.
Geçmiş haberlerde şöyle vârid olmuştur: Peygamberlerden biri Allah Teâlâ'ya açlık, fakirlik ve eziyet hakkında on sene şikayet etti. Onun dileği kabul olunmadı. Sonra Allah Teâlâ ona şöyle vahyetti: 'Ne kadar daha şikayet edeceksin? Yer ve gökleri yaratmadan önce levh'ul-mahfuz'da senin başlangıcın böyleydi. Benden sana kader böyle sebkat etmiştir. Dünyayı yaratmadan önce senin için böyle hükmetmişim. Dünyanın yaratılışını senin için yeniden iade etmemi veya senin için takdir ettiğimi tebdil etmemi mi istiyorsun? Böylece senin sevdiğinin benim sevdiğimin üstüne çıkmasını, senin iradenin benim irademe galip gelmesini mi istiyorsun? İzzet ve celâlime yemin olsun! Eğer bu durum senin göğsünde ikinci bir defa kıpırdanırsa, muhakkak seni peygamberlik defterimden sileceğim!'
Rivayet ediliyor ki Adem (a.s) küçük çocuklarının bazısıyla beraberken çocuklar onun sırtına biner ve inerdi. İçlerinden biri, merdivene basar gibi, Adem'in (a.s) kaburga kemiklerine basar, başının üstüne çıkar, sonra yine kaburgalarına basa basa inerdi. Adem de başını yere eğer, ne konuşur, ne de başını kaldırırdı. Bunun üzerine, büyük çocuklarından biri kendisine 'Babacığım görmüyor musun bu sana neler yapıyor?! Neden bunu azarlamıyorsun?' dedi.
Âdem (a.s) 'Ey oğul! Sizin görmediğinizi ben gördüm. Sizin öğrenmediğinizi öğrendim. Ben bir hareket yaptım da keramet evinden zillet evine, nimet evinden şekavet evine indirildim. İkinci bir hareket daha yapıp bana bilmediğim bir şeyin isabet etmesinden korkuyorum' dedi.
Enes b. Mâlik (r.a) der ki: Hz. Peygamber'e on sene hizmet ettim. Bu on sene zarfında yapmış olduğum birşey için 'Neden yaptın?' ve yapmamış olduğum birşey için de 'Neden yapmadın?' demedi. Olan hiçbir şey için 'Keşke olmasaydı' olmayan hiçbir şey için de 'Keşke olsaydı' demedi. Onun aile fertlerinden biri benimle cedelleştiğinde şöyle derdi: 'Onun yakasını bırakın! Eğer birşeye hükmedilmiş ise muhakkak olacaktır'.
Rivayet ediliyor ki Allah Teâlâ, Hz. Dâvud'a (a.s) vahiy göndererek şöyle buyurmuştur: 'Ey Dâvud! Muhakkak sen de irade ediyorsun ben de! Ancak benim irade ettiğim olur! Bu bakımdan benim irade ettiğime teslim olduğunda senin irade ettiğinden seni müstağni kılarım. Eğer irade ettiğime teslim olmazsan, senin irade ettiğin şey hususunda seni yorarım. Sonra benim irade ettiğimden başkası da olmaz'.
Kaynak : İhya-u Ulumiddin - İmam Gazali